Günlerin Çıkrığı

Gece: akıp gider sularla zaman
Otların saplarını gümüş titreterek
Konarak böceklerin uçma telaşına
Göğü kuşanıp taş, toprak, ışıkla
Girer mahpushane avlusuna

İlk vakit: uyanır anılar bizden önce
İsteğin sıcağındaki iri kuşlar
Belleği yoğurarak bir parça gelecekle
Kaynaması gibi etin kemiğe
Örülür yavaş yavaş ömrümüze

Bir güneş imgesidir işte yolculuklar
Esen rüzgârı uçurum ağzıyla dolanır
Sürtüşüp ipek, demir ve buzla
Akarak nehirleri bir denizden içeri
Islak yapraklardaki ışığı yansır

Bir tren gibidir her an burda sevgilim
İstasyondan istasyona geçip gider
Geçip gider çevirerek günlerin çıkrığını
An gelir, gül gibi sabahları takınır